ÜLKÜ OCAKLARI VE DEMOKRASİ
Türkiyede siyasi partilerin önemli bir kısmının taban ve seçmenleri ülkü ocakları ideolojisinin etkisi altındadır. Başta, kuruluşu kontrolü altında tutan MHP bulunuyor, onu kendisinden kopanlar tarafından kurulan İYİ Parti izliyor. Fakat en önde AKP olmak şartı ile diğer bütün sağ partiler, hatta CHP, bu etkiyi önemli surette hissediyor.
Ülkücülük dilimizde idealizm karşılığı olarak kullanılıyor.
Ülkücülük hareketi, Tıbbiye ve Mülkiye mektepleri içinde başlayıp İttihat ve Terakki Cemiyeti, sonradan da aynı isimli fırka (parti) içinde gelişen geniş Türkçülük akımının bir parçasıdır. İttihat ve Terakki yönetimi içinde ırkçı ve yayılmacı (turancılık) bir özellik gelişmiş ve bu, Cumhuriyet döneminde Nihal Atsız tarafından tekrar gündeme getirilmiştir. Alpaslan Türkeş bu oluşuma bir İslami boyut eklemiştir.
Ülkü Ocakları, ilk olarak o sırada CKMP (Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi) Başkanı olan Alpaslan Türkeş ve Dündar Taşer tarafından Ankara Çankaya’da “Genç Ülkücüler Teşkilatı” ismi ile vakıf statüsünde kurulmuştur. Alpaslan Türkeş’in 9 Işık doktrinini benimseyen kuruluş 12 Mart 1971 Muhtırasından sonra kapatılmışsa da, 15 Şubat 1972’de Çankırı’da Türk Ülkücüler Teşkilatı’nın kurulması ile ülkücülerin bu dernek etrafında tekrar birleşmesi sağlanmıştır. Sonradan Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı ismini alan kuruluş Türkiye çapında genişleyip büyümüş olup elli seneyi aşkın bir süredir Türk siyasi hayatı üzerindeki etkisini sürdürmektedir. Kuruluş “Ülkü Ocakları kısa ismi ile anılıyor.
Parti isminin Milliyetçi Hareket Partisi olarak değiştirildiği Adana’daki olağanüstü CKMP Kongresinde parti amblemi, İman-Ahlak-Adalet anlamını taşıyan üç hilal olarak kabul edilmiştir. Bunun üzerine Ülkü Ocaklarının amblemi de hilal içinde bozkurt haline getirilmiştir. Ülkü ocakları bu sebeple Bozkurtlar ismi ile de anılıyor. Bozkurt simgesi, müslümanlık öncesinden beri Türkler arasında kutsal olarak kabul edilmektedir.
1961 Anayasasının sağladığı imkanlar sonucu Türkiyede sol ve işçi hareketleri yaygınlaşmıştır. Bu hareketler 1971’de Ecevit’in CHP Başkanı olmasından sonra daha da gelişti. Sağ partilerin buna karşı davranışı, uzlaşı aramak yerine, bu hareketleri düşmanca davranışlar olarak tanıtmak olmuştur. Onlara göre sol, bir rakip değil hasımdır. Bunun pratiğe geçirilmiş hali ise sağ partilerin bir araya gelerek kurdukları Milliyetçi Cephe Hükümetleri’dir. Adnan Menderes zamanında kurulan Vatan Cephesinden başlayarak Milliyetçi Cephe Hükümetleriyle devam eden bu davranış günümüzde bütün muhalifleri içine alacak şekilde genişletilip onları terörist, hain, fetöcü olarak suçlayarak devam ediyor.
Türkiyede 1968’de başlayarak 1970’lerin sonuna kadar süren ve sağ-sol çatışması olarak bilinen bir siyasi şiddet süreci vardır. Bu süreçte bir tarafta milliyetçi aşırı sağ, diğer tarafta aşırı sol gruplar bulunmaktadır. Bunlar arasındaki çatışmalar ve bazı halk kesimlerine yapılan katliamlar 12 Eylül 1980 darbesi ile sonuçlanmıştır. Bu katliamlardan en önemlileri Maraş Katliamı, Ankara Bahçelievler Katliamı ve Çorum olayları olup bütün bunlarda ülkü ocaklarının sorumluluğu çok açıktır. Nitekim Alpaslan Türkeş ihtilalden sonra Askeri Mahkeme tarafından 11 yıl 10 ay hapse mahkum edilmiştir. 1997 yılında MHP Başkanlığına seçilen Devlet Bahçeli, Ülkü Ocakları’nın olduğunca yasal sınırlar içinde kalması hususunda başarılı olmuştur. Fakat kuruluş, 12 Eylül öncesi için, MHP’nin paramiliter kanadı olarak hatırlanır. Akademisyenler örgütü, sağ-sol çatışma sürecindeki şiddet ve cinayetlerin sorumlusu, komünizm ve alevilik karşıtı olarak tanımlamaktadırlar. Ülkü Ocakları’ndan uzun süredir, Türk derin devleti ve Gladio Operasyonunun Türkiye Şubesi olan Kontrgerilla ile ilişkili olduğu hususunda şüphe edilmektedir.
Bu sabıkalı geçmişi ve şimdiki zaman için bilinmeyenler, şüpheler, Türkiyede alınan bütün siyasi kararları etkileyen bu kuruluşun mevcudiyetinin, demokrasinin yerleşmesinde en önemli engellerden birisi olduğu ve olacağı kuşkusunu yaratıyor. Kuruluş marjinal boyutta olsa konu bu kadar önemsenmezdi. Oysa bugün Türkiyede muhalif partilerin, en azından oy kaybetme endişesi ile, Yeşil Sol Parti (YSP) veya HDP ile açıktan ilişki kurmaktan ödleri kopuyor. Bu durum sağlıklı işbirlikler yapılmasını, gerçekleri dile getirmeyi engelliyor.
Diğer yandan hamasi söylemler, kahramanlık öyküleri tecrübesiz gençleri etkiliyor ve kendisinden çok şey beklenen z-kuşağının önemli bir kısmı ülkü ocakları ideolojisine kendisini kaptırıyor.
İlgili bazı konularda daha geniş bilgi için şu yazılara başvurulabilir:
-Fikret Yücel, Milliyetçilik, fikretyucel.blogspot.com.tr, ve Fikret Yücel-Medium, 2022.
-Fikret Yücel, Yeri, Milli ve Milliyetçilik Kavram Karmaşası, fikretyucel.blogspot.com.tr ve Fikret Yücel-Medium, 2021.
-Fikret Yücel, MHP’yi Anlamak, fikretyucel.blogspot.com.tr ve Fikret Yücel-Medium, 2021.
Fikret Yücel
25 Eylül 2023, Adaağzı Marmaris